23 Ocak 2013 Çarşamba

18 AY ÖFKE NÖBETLERİ



Benim güleryüzlü, uyumlu , sakin,canayakın SARP'ım... Sanırım bu dönemleri bir süreliğine erteliyoruz gibi..
18 ay ve benim  kedi oğlum bir kaplana dönüşüyor..Gerçi hala güleryüzlü,uyumlu, oynamayı seven bir çocuk...amaaa..kendi kuralları ve istekleri doğrultusunda olmaya başladı..Evet 18 ay ve biz öfke nöbetlerimizle tanışmaya başladık..normalde HAYIR dediğimiz ve eline bir oyuncak verip oyaladığımız oğlumuz..ısrarla oynadığı şeyin elinden alınması durumunda bir inat, bir beden de sinir hareketleri, bağırma, gözden yaş gelmeyen ağlamalar, ve artık kendini yere atıp ağzını yere devamlı vurmalar, ve en sonda üzerine pijamasını giydirirken sıkılıp hem babasına hemde bana minik birer vuruş yapması..

Tabi oğlumuz büyürken kelimelerde başladı..çok fazla konuşmamız yok biraz geç olacak sanırım..ama ana kelimelerden sonraki ilk kelimesinin HAYIR--onun değimiyle HAYIYY olması da bu kelimenin bizim tarafımızdan da çok kullanılmış olmasını göstermekte oldu..2 yaş sendromu hakkında tanıdıklarımızdan birçok  şey dinliyorduk.Daha 2 yaşa çok var diyordum.. 2 yaş öncesi olduğunu bilmiyordum..bu horçınlık neden oldu acaba..niye böyle davranıyor diye kendimizi üzüp düşünürken meğerse 18 ay da başlayan öfke nöbetleri olduğunu internette araştırıp okumuş oldum..Bu bir geçiş dönemi  ve evet uzun sürecek bir dönem 3 yaşına kadar yorucu ve sakinlik gerektiren bir süreç..bizim içinde bir sınav olacak sanırım..benim gibi sabırsız..bazen çabuk sinirlenen biri olarak...gerçekten kendime güç ve sağlık diliyorum...

Anaokuluna gitmesi belkide bu dönemin sıkıntılarını biraz daha dizgin altına almamızı sağlar.. orda da bir düzen ve topluluk içinde uyum göstermesi gerekli..Okuldaki psikoloğumuz Naz hanımla konuştuğumda bu yaş grubu çocukların birlikte çok fazla oynamadığını ama Sarp ve arkadaşı Emin'in birlikte oynadığını birbirlerine bakıp gülümsediğini söylemesi bence bu kadar hırçın bir dönem için sıcaklık ve sosyal olgunun hala devam etmesi gerçekten bizim için bir artı bence.. Ama şu da varki yuvada herşeye uyum gösteren, sakin olan çocuk .. anne ve babasını görünce bambaşka bir çocuk oluveriyor.. bunun yaşı ve zamanı hep aynı.. dışarı çıkarken montunu zar zor giydirdiğim oğluma..akşam yuva çıkışı ne kadar kolay giydiriyorlar..

Ama genede çocuğumuzun sağlıklı olduğunu bilmek , kendi istekleri ve kararları için bu şekilde direnç gösterdiğini görmek üzücü olduğu kadar bence güzelde çünkü büyüyor..birey olmanın yolunda ilerliyor.. 2 yaşımıza yaklaşıyoruz..

İnternette okuduğum 2 kaynağı sizlerle paylaşmak istiyorum.. Bebeklerinizle sağlıklı kalın :))

18 AY VE ÖFKE NÖBETLERİ;


Bebeklerimiz 18 ay- 2 yaş civarına geldiğinde, onların masum melek bebeklik hallerinden çıkıp tamamen farklı kişilikte bir çocuğa dönüştüğünü düşünmeye başlarız. Rahatlıkla kontrol edebildiğimiz bebeğimiz gitmiş, yerine herşeye itiraz eden, ak dediğimize kara diyen –gerçekten ak olsa bile-, herşeyi kendi yapmakta ısrar eden, artık tahammül sınırlarımızı zorlamaya başlamış bir çocuk gelmiştir. Bazı anne babaların isteyebileceği gibi keşke çocuklarımız bizim büyüyene dek sürekli şekillendirebileceğimiz bir hamur olabilse de istediğimiz şekilde onları yetiştirip, rahat etsek... Ne yazıkki işler böyle yürümüyor ve kabul etmemiz gereken bir gerçek var ki çocuklarımızın, bazı yerlerde “önergenlik” olarak bile tanımlanabilen “negatif dönem” dediğimiz dönemden geçmelerinin son derece normal ve tamamen sağlıklı bir psikolojik gelişimin bir parçası olduğudur. Ancak bu süreçten çocuğun sağlıklı şekilde çıkabilmesinde elbetteki uygun anne baba tutumları belirleyici olmaktadır.

Hayatın ikinci yılında çocuk artık yürümeye başlamıştır ve dil gelişimi hızlanmıştır. Artık daha rahat hareket edebilmekte, sürekli olarak kendi vücudunun sınırlarını denemekle meşguldür. Beyni hızla gelişmekte ve sürekli dünyayı keşfetmeye çalışırken, hayat, objeler, ve kendi vücutlarının nasıl çalıştığıyla ilgili yeni yeni bilgiler ve deneyimler kazanmaktadır. Bütün bu keşifler sırasında istediği fakat henüz yapamadığı işlere bir de yetersiz olan ifade edici dil becerileri eklendiğinde çocuk kaçınılmaz olarak hayal kırıklıkları ve gerginlikler yaşamaya başlar. İşte öfke nöbetlerine öncelikle bu geniş açıyla bakmamızda fayda vardır. Kendimizi onların yerine koyalım: Henüz tam anlamlandıramadığımız bir dünyada bir de isteklerimiz ve duygularımızı ifade edemiyoruz ve bir şekilde varolmaya çalışıyoruz...
Bu dönemin doğal bir basamağı da çocuğun bağımsızlık ve otonomi isteğidir. Kendi yapmak ister, kendi yemek ister, kendi giyinmek, kendi seçmek, vs. ister. O zamana dek eli kolu bağlı oturuyordu, artık becerebildiğini, karar verebildiğini başkalarına ama en çok ta kendine kanıtlamak ister. Sınırlarını bilmek ve zaman zaman bunları genişletmek için zorlamak ister. Anne baba tutarlı ve kararlı davranışlar sergiledikçe davranışlarının sonuçları olduğunu öğrenir, sınırların çizildiğini görür. Bu şekilde büyüyüp olgunlaşır.

Öfke nöbetleri genellikle çocuk aç, yorgun, sıkılmış, rahatsız veya keyifsiz olduğunda daha çok ortaya çıkar. Muhtemelen çocuğunuz aç olduğunda süpermarkete gidip, öfke nöbetsiz alış verişin sonuna kadar dayanmasını beklemek çok ta gerçekçi bir yaklaşım olmayabilir. Bu nedenle öncelikle öfke nöbetine neden olabilecek kaynakları oluşmadan elimine etmek akıllıca olabilir. Örneğin bir arkadaşınızın evine giderken çocuğunuzun sıkılabileceğini tahmin edebilmeniz ve oraya çocuğunuzun zevk alıp zaman geçirebileceği oyuncaklarını birlikte götürmeniz; veya alış verişte sıkılabileceğini düşündüğünüz çocuğunuza süpermarkette işimiz biter bitmez birlikte dondurma yiyelim demek, öfke nöbetlerini öngörüp önlemek için ufak manevralar olabilir.

Bağımsızlık ve otonomi kazanmaya çalışan çocuğunuza uygun olan her fırsatı kollayarak kontrolü bırakmak iyi bir yöntemdir. Örneğin elma suyu mu havuç suyu mu istersin?; önce pilavı mı yoksa salatanı mı yemek istersin?: dişlerini banyo yapmadan önce mi sonra mı fırçalamak istersin?; bej rengi pantolonunu mu yeşil pantolonunu mu giymek istersin? gibi öneriler hem çocuğa davranışları üzerinde kontrol sağlar, hem de fikirlerine önem verildiğini gördüğü için özgüven oluşturur. Ayrıca bu tip davranışlarda kontrol sahibi olduğunu bilmek çocuğun başka zamanlarda oluşabilecek uygunsuz kontrol isteklerini de en aza indirir. Çocuğun limitlerinin farkında olmak ve çocuğu yapamayacağı şeyler için zorlamamak ve böylece öfkeye neden olmamak ta önemlidir. Yaşına uygun oyuncak ve aktivite seçimi bu tehlikeyi ortadan kaldırır.
Çocuğun istekleri bazen anne babalar tarafından üzerinde çok ta düşünülmeden reddedilebiliyor. Çocuk birşey istediği zaman biraz düşünmek gereklidir. İsteği gerçekten izin verilemez birşey mi? Kararlılık ve tutarlılık çerçevesinde olabildiğince çocuğa özgürlük tanımak gereklidir. Örneğin sokakta yürürken adım başı telefon klübelerinin önünde çocuğunuzun ahizeyi kaldırıp konuşuyor gibi yapması size kabul edilemez gibi gözükür. Fakat aslında çocuğun bütün yapmak istediği sizin alış verişiniz sırasında sıkıldığı için biraz oyun oynamaktır ve belki de sabredebilseniz beş kulübeden sonra zevkini almış olacaktır.


İster evde olsun, ister dışarıda, çocuğunuz kendini yere atmış “o şekeri istiyorum” diye bağırırken izlenecek en önemli taktik sakin kalabilmeyi başarmaktır. Zaten kontrolünü kaybetmiş bir çocuk, karşısında kontrolünü kaybetmiş bağırıp çağıran bir anne görmek istemez. Sizin sakin ve uygunsuz davranışa prim vermeyen tavrınız er geç çocuğunuzun pes etmesine yardımcı olacaktır. Evdeyseniz kulağınız çocuğunuzda olmak şartıyla öfke nöbetini görmemezlikten gelerek işinize devam edebilir; dışarıdaysanız onu sakin bir ortama taşıyabilir-mesela arabaya- ve orda sakinleşmesini bekleyebilirsiniz. Sizi kullanmaya yönelik öfke nöbetlerinde şekeri niye alamayacağınızla ilgili kısa bir açıklamadan sonra, tutarlı izleyeceğiniz aldırmazlık yöntemi er geç işe yarar; ancak hayal kırıklığı dolayısıyla oluşmuş nöbetleri tamamen görmemezlikten gelme başka duygusal problemlere yol açabilir. Bu nedenle kaynağında hayal kırıklığı olan öfke nöbetlerinde çocuğun duygusunu anlamak önemlidir. Örneğin "o filmi ne kadar görmek istediğini anlayabiliyorum fakat şimdi bu filmi seyredecek vaktimiz yok, şu anda çok kızdığını görebiliyorum, ben sana sakinleşmen için yardımcı olacağım, sakinleştiğin zaman daha rahat konuşuruz” gibi bir söylem çocuğun tam da ihtiyacı olan bir tutumdur. Öfke nöbetleri geçtikten sonra hemen akabinde çocuğa istediği şey kesinlikle verilmemelidir. Filmin zamanı geldiğinde ve annenin vakti olduğunda izleneceğini çocuğun öğrenmesi gerekir. Bu konuda tutarlı ve kararlı olmak çocuğun sağlıklı duygusal gelişimi açısından çok önemlidir. Yoksa çocuk büyüyüp yetişkin olduğunda da isteklerinin geciktirilmeden doyurulması konusunda sabırsız olacaktır. Ancak öfke nöbetinden sonra çocukta anneyi üzmüş olmaktan dolayı suçluluk duyguları ve artık eskisi gibi sevilmeyeceği korkuları oluşabilir. Çocuğunuz sakinleştiğinde öfke nöbetiyle ilgili biraz konuşup –nedenleri ve sonuçları hakkında- ona sarılıp sevginizi göstermenizde fayda vardır. En nihayetinde çocuğun ne olursa olsun yalnızca "iyi çocuk" olduğunda değil her zaman ve koşulda sevileceğini, anne baba sevgisinin koşulsuz olduğunu içine sindirmeye ihtiyacı vardır.

Bihter Mutlu GENCER

Disiplin:

Bu yaştaki çocuk, henüz neden her istediğini yapamayacağını anlamamaktadır. Problemleri en aza indirmek için çevreyi uygun şekilde düzenleyin, ona veremeyeceğiniz kırılıp zarar görecek eşyayı veya kendisinin zarar görmesine neden olacak şeyleri ortadan kaldırın. Evinizi bebek doğmadan önceki halinde tutarsanız, sorun yaşamanız kaçınılmaz olur.
Uygun olmayan birşey yapmakta ısrarcıysa, onu ortamdan uzaklaştırıp dikkatini başka bir şeye çekin.
Kurallar koyun ve bu konuda kararlı olun. Eğer; bir davranışa bazen izin vermez, bazen hoşgörüyle karşılarsanız veya anne baba benzer tutumda olmazsa çocuğun da kafası karışacaktır.
İstenmeyen bir davranışın yerine ne yapabileceğini gösterin.

Öfke Nöbetleri:

Çocuğunuz, artık bağımsız olmak, kendi kararlarını vermek istemektedir. Ancak sorun çözmeyi bilmemekte, hayal kırıklığı veya kısıtlamalarla başedememektedir. Yapmak istediğine engel olduğunuzda ağlayıp bağırarak, kafasını vurarak, kendini yerlere atarak, nefesini tutup katılarak bir öfke nöbeti geçirebilir. Ne kadar can sıkıcı olsa da, bu büyümenin normal bir aşamasıdır. Çocuk özellikle aç, yorgun veya hasta olduğunda öfke nöbetine daha yatkındır.

Bu durumda nasıl davranmalısınız?

Sakin olun, ona kızmayın.
Sevgiyle fakat kararlı yaklaşın.
Ondan beklentinizi dile getirin, uyması gereken kurallar hakkında tutarlı olun.
Eğer, çocuk güvendeyse, yaptığını görmezden gelin, ilgilenmeyin. Eğer kendine veya başkasına zarar verecek durumdaysa, onu başka bir odaya götürün, sakinleşmesini bekleyin.

Dr. Nilüfer TOPRAKÇI



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder